|
 |
|
SAYFAMDA BULABİLECEĞİNİZ SEÇENEKLER |
|
|
|
|
|
 |
|
KÜRESELLEŞME DİĞER BİR ADI "GLOBALLEŞME" |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|

KÜRESELLEŞME
Küreselleşme son yılların en
popüler kavramlarından ve tartışma konularından biri.Küreselleşme (diğer adıyla globalleşme) üzerine birçok kitap, binlerce makale yazıldı, sayısız konferans, seminer vb. düzenlendi. Küreselleşmenin lehinde, aleyhinde birçok görüş, tez ileri sürüldü. Dünyanın heryerinde başta sendikalar olmak üzere sivil toplum örgütleri ve özellikle sol partiler konuyu tartıştılar ve bu konuda izleyecekleri stratejiyi belirlemeye çalıştılar. Tüm bu çabalara karşın, küreselleşmenin nedenleri, etkileri ve sonuçları hakkında yoğun tartışmalar sürdüğü gibi, küreselleşmenin anlamı ve tanımı hakkında bile tam görüş birliği oluşmadı.
Küreselleşme hakkında söylenmesi gereken ilk özellik, konunun çok boyutlu ve karmaşık oluşudur. Küreselleşme bir süreçtir ve kuşkusuz yalnızca ekonomik bir süreç değildir. Bu sürecin sosyal, kültürel ve politik yönleri de önem taşımaktadır. Bu sürecin akışında teknolojik gelişmenin güçlü bir etkisi vardır. Öte yandan küreselleşme hukuk sistemlerini, tüketim davranışlarını, hatta kriminal aktiviteleri dahi etkilemektedir.
Küreselleşme ile ilgili olarak vurgulanması gereken ikinci nokta, küreselleşme sürecinin (dinamiğinin) belirlenişidir. Bu konuda iki karşıt görüşten birincisi, küreselleşmeyi adeta doğal bir olay gibi ele alan görüştür. Örneğin küreselleşme yağmur ya da doluya, küreselleşme karşısında alınacak önlem de şemsiyeye benzetilmektedir. Bu benzetmede küreselleşmenin kendiliğinden yürüyen bir süreç olduğu, yalnızca etkilerinin ve sonuçlarının bir ölçüde belirlenebileceği, denetlenebileceği söylenmiş olmaktadır. Bu, abartılı bir yaklaşımdır, çünkü aşağıda ele alınacağı gibi küreselleşme tümüyle kendiliğinden akan, bağımsız bir süreç değildir ; belirli devletlerin, belirli uluslararası kuruluşların ve ulusötesi şirketlerin bu süreci bir dereceye kadar etkilemeleri ve yönlendirmeleri söz konusudur. Tam karşı uçtaki görüş de, küreselleşmeyi tümüyle bir yönlendirme ve manipülasyon konusu olarak ele alan yaklaşımdır. Bu görüşe göre küreselleşme esas olarak belirli devletler, uluslararası kuruluşlar ve ulusötesi şirketler tarafından adeta planlanmakta ve uygulanmaktadır. Bu yaklaşıma göre küreselleşme mutlaka gelişmiş ülkelerin yararına, az gelişmiş ülkelerin de zararınadır. Bu yaklaşımın konuyu çok mekanik biçimde gören ve basite indirgeyen bir bakış olduğu vurgulanmalıdır. Aşağıda da ele alınacağı gibi küreselleşme ne gelişmiş ülkelerin tümünü, ne de gelişmekte olan ülkelerin tümünü aynı yönde ve aynı ölçüde etkiler. Her iki grup içinde hem ülkelere göre, hem de etkilenen sektörlere ve toplumsal kesimlere göre farklılaşmalar görülür.
Ülkelerin etkilenişi bakımından en önemli nokta, bazı ülkelerin (birçok Afrika ülkesi, Afganistan, Bangladeş vb. gibi) küreselleşme sürecinin dışında olmalarıdır. Bu açıdan, yaşanan sürecin tam da bir küreselleşme olmadığı ileri sürülebilir. Daha doğru bir tanı ise şudur : Küreselleşme bir süreç olarak henüz tüm küreye yayılmamıştır, ayrıca tüm bölgelerde aynı hızla yayılmamaktadır.
Küreselleşme ile ilgili olarak tartışılan noktalardan biri de ne ölçüde yeni bir gelişme olduğudur. Bu soruya yanıt ararken küreselleşmeye verilecek anlam önem taşır. Ekonomik açıdan küreselleşme kapitalist sermaye birikim tarzının yeryüzüne yayılmasıdır. Daha somut olarak, uluslararası mal ve hizmet ticaretinin göreli payının ve öneminin artması, üretim etkinliğinin yeryüzüne yayılması, uluslararası doğrudan yatırımların ve finansal hareketlerin giderek daha önemli düzeylere yükselmesidir. Bu süreçle tüketim kalıpları benzeşmekte, birçok üründe bir dünya pazarı gelişmekte, öte yandan dünya çapında rekabet yoğunlaşmakta, ancak artan rekabet çoğu kez firma birleşmelerine ve firma sayısının azalmasına yol açmaktadır. Sayılanların hiçbirinin yeni olmadığı, tümünün uzun süre önce başladığı ve (belirli dönemlerde görülen duraklama ya da gerilemelere karşın) bugüne kadar devam ettiği sürülebilir. Bu görüş önemli ölçüde doğrudur. Küreselleşme kavramı yeni olmakla birlikte küreselleşme süreci yeni değildir.
Ticari kapitalizm dönemi ülkeler ve kıtalar arası ticaret ilişkilerinin geliştiği, güçlendiği bir dönemdi. Asya, Afrika ve Amerika’da kolonilerin oluşması, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında demiryolunun yayılması, 1869’da Süveyş Kanalı’nın, 1914’te Panama Kanalı’nın açılması küreselleşmenin somut adımlarıdır. Özellikle ülkelerarası ticaret açısından bakılacak olursa, bu ticaretin 19. yüzyıl sonlarında görece önemli bir düzeye ulaştığı, Büyük Kriz’den sonra ciddi bir gerileme gösterdiği, II. Dünya Savaşı’ndan sonra giderek kendini toparladığı, son onyıllarda yeniden hızlandığı görülür.
|
|
|
|
|
|
|
 |
|
Küresel ısınma hepimizi kavuracak ama kimse bunun farkında değil ve bu çok üzücü |
|
|
|
Bugün 3 ziyaretçiKİŞİ BURADAYDI,SİZDE OLMAK İSTEMEZ MİSİNİZ???? |